www.flickr.com
Mochi83's photos More of Mochi83's photos

Tuesday, June 30, 2009

hekimbasin'da nisan


Belki hayat bize sürprizler yapmak istiyor, bize bir kapıyı açıyor bir kapıyı kapıyor…

Bazen sürprizlerden korkuyorum ama sanırım sürprizlerle yaşamak planlı yaşamaktan daha eğlenceli olduğu kesin.. işte böyle sürprizlerle geçti nişanımız... bize geri de çok anı ve tecrübe bırakarak.. ama en önemlisi mutluluk katarak geçti hayatımıza...

Bize Hekimbaşı kapısını açan ablamın SF’ten arkadası Ekin’e buradan tesekkuru “borc” biliyorum…

Sayesinde içime sinen bir yerde kutladık nişanımızı..

Mekanın güzelliği, pozitif enerjisi, uyumu bizlere de yansıdı demekki…

Ama asıl teşekkürü buradan Yalı Organizasyon ekibine yapıyorum… belki organizasyonu düzenleyen ben olmadığımdan dolayı enterasan duygular içerisine girmiş olabilirim, çünkü bu hiç alışık olduğum bir durum değil!, ama her adımda artan güvenim boşa çıkmadı… Ekip ruhu, bana gösterilen ilgi resmen şımarttı beni! Her gün nişan yapsam keşke…

Yeni başlangıçlara açılan 2009 senesi umarım ugurlu gelir… şimdi ikinci adım bu hafta işi bırakma kısmı… bunu da atlattım mı ruhen ferahlayacağım! Çeşme tatili az sonra! Şimdi nişanımın gözde şarkısı ile veda ediyorum…

Ajda Resim

Hayat aynı gökteki gibi uçuyor anılar
Beni aynı eskisi gibi deli sanıyorlar
Ne yazık ki çerçeve değil resim arıyorum
Bu seferki zorlama değil seni seviyorum

Acılar güzel olacak
Yürek hep de şanslı değil bir üzen olacak
İkimiz senle neyi çözemedik
O da tek taraflı değil bir gülen olacak
Bu kapıdan ilk giren aşık olacak
Sözüne de özüne de sadık olacak
İkimize bu tabiat aşık olacak
Sıramı bekliyorum

*aklımda kalan kareler: “aşağı inerken babamı görmem, çıkıştan önce Ferit’in “nişan tepsisi kayboldu” demesi, müziğimizin sesi, evet müziğimiz çok romantikti, (Vanessa Mae tango de los exilados), yemek masasında kadeh tokuştururken çıkan enerji… sevgi sevgi sevgi…

bu boyle...sertap erener

O zor günler solan güller eskidendi. Geçti!
O zaman aşık olduğum rüzgarlar esti esti. Geçti!
Geriye sadece yarım yarım sevgiler,
Yüzüme inceden uzun uzun çizgiler..
Öznesi kalan süresi kalan cümleler
Yalan dolan cümleler kaldı

Aşk seni bulabilir de, uzakta durabilir de
Samimi oluyor derken mesafe koyabilir de
Bu böyle vurabilir de, ilgisiz durabilir de
onu sana katıyor derken tuzaklar kurabilir de
Bu böyle

Monday, June 15, 2009

nisantasi cocugu olduk!

Alisveris-costa cafe- alisveris- house cafe- alisveris

 

Son birkaç haftadır hayatımız bu rutinden kurtulamadı gitti.. Hep mi bir eksik kalır hep mi bir son dakika telasi..

Hayatı yavas akitmanin yontemi nedir? Asıl sorum bu…

Hızla gecen saatleri günler, aylar gibi hissetmek istiyorum..

Kaybolmak istemiyorum.. acele karar vermek istemiyorum. Durup dusunmek istiyorum.. yanlış karar vermek istemiyorum.

İkizler olmakta zorlamıyor değil hani.. Bir öyle bir böyle dediklerindenim.. Alıştım. Yadırgamıyorum kendimi.. ama insanlar cok yadirgiyor.. Ozellikle bir an sinirli bir an dunyanin en mutlu insanı olmayi nasil basardigimi anlayamayan cok kişi var..

Dun evde temizlik yaptik.. Sanki ruhumuzu temizledik.. Attıkça attık, bir sürü karar verdim, bir sürü seyi atarken sanki iyiler kalsın kotuler gitsin gibiydi… Bana aci veren insanlardan aldigim seyleri atarken cok rahattım, sevdigim insanlardan gelen seyleri atamamakta ilgincti.. ama onları da attım.. cunku onlar benim kalbimdeydi.. dostluklar alınan hediyelerin saklanmasıyla bir degil.. dostluk karsiliksiz hediyesiz, opucuksuz ask gibi… farklı bir uygulama gerektirmiyor sevgi…

Ay bu Pazartesi oncesi temizlik olmadi valla.. ama odam resmen kilo kaybetti cok mutlu! Bende mutluyum! Bu basliga bu felsefi yazi da komik oldu birazJ

 

Chanel No:5 Haydarpaşa garı reklam filmi


Monday, June 08, 2009

gap turu

Gap turunu anlatmamak haksızlık oldu diye dusunuyorum..

Bu nedenle basliyorum turumuza...
Jolly Tur ile Çarşamba sabahı yola çıktık.. Diyarbakır'a uçakla indikten sonra gezimize başladık..
Kahvaltımızı bir handa ettik.. İlginç kahvaltıları vardı.. Sumaklı yumurta ile orada tanıstık.. Simdi hala pazar kahvaltılarını Urfa'dan aldığım sumak ile yumurtamı yerken geçiriyorum...
Daha sonra yogurt, muz, cilek, kiwi ve cilek recelinden olusan tatlimiz ilginc geldi.. Tadi meyvali yogurt ama gorunum cok degisik geliyor insana..

Yolumuza Ulu Camii'den basladik..
Diyarbakırı gezerken cok farklı bir dunyaya geldigimizi anladım.. farklı insanlarla tanisacagimiz farklı bir kultur ile tanisacagimiz kesindi..
Hasankeyif'e gectigimizde doga ve kulturun birlesimini tam anlamiyla gorduk.. Turumuza ogle yemegimizi nehir kiyisinda yedik..
Midyata yolumuza devam ettik..ve Mardin'de gece kalmaya vardık.. Midyat'ta da Diyarbakir ve Hasan Keyif'te de gördük ki yöre halkından çocuklar bize bölgeyi anlatıp gönlümüzden ne koparsa onlara vermemizi bekliyorlardı. İlginç bir huy ama bütün yol boyunca alışmamız gerekiyordu..
Midyatta özellikle gümüşler ve meşhur taşlı yüzüklere dikkatimiz çekildi. Telkari de o yörenin önemli bir materyaliymis...
Mardin'e varınca hepimizin aklında olan Cersis'de yemek yemek için yola çıktık... Kaburga dolması ve birbirinden güzel mezeler ile yemegimizi bitirdikten sonra mırra'mızı da içtik.. Masanın agası tabikide Baso'ydu:))))


Mardin sokakları, evleri, alışveriş merkezleri gerçekten cok farklı bir imaja sahip... bambaska bir kültür ile yetişmiş insanlar..sanki size kapı komsunuz gibi yakın davranıyor, evini açıyor, fotoğraf çektiriyor sizinle.. tatilinizin bir parcasi oluyor..
Harran Ovasında gezimize devam ediyoruz... yine Türkiye'nin nasıl bir kültüre sahip oldugunun farkında olmadıgını ve koruyamadıgını goruyoruz...
Geceyi Urfa'da geçirmeye gidiyoruz..Sıra gecesi ile değişik bir ritüel ile tanısıyoruz.. Her ne kadar cig kofteleri yiyememiş olsamda izlemek bile cok zevkliydi!Tabi patlıcan kebapları ve yediğimiz mezeleri saymıyorum..

Ertesi sabah erkenden Urfa çarsını gezmeye gittik.. Balıklı gölü gezdikten ve hikayeleri dinledikten sonra Urfa çarısından poşilerimizi, paşminalarımızı, isotcumuzdan Urfa isotu hikayesini dinledikten sonra orta kahvede mırramızı içerek dinlendik..














Atatürk Barajının bu görüntüsü karşısında hayrete düşmemek imkansız... Burada nehir kenarında enfes yemegimizi yedik...








Ve ta ta taaaaa.. Guliz Nemrut'ta!!!! Uzun bir yuruyus oldu, tipi yagdi, ayagim kaydi ama degdi!

Gaziantep'e vardığımızda gözümüzü kebap ile açık kebap ile kapadık! Çarsında gezik, İmam Çağdaş'ta yedik, Ermeni evlerinde "merengeç" kahvesi içtik...
Güneydoğunun en güzel şeylerinden biri çayı idi..





Bir de mor poşulu her aileye göre özel desenli kumaştan yapılan poşular dikkati çekiyordu..Ama tabi artık Gaziantep dogu olarak tanımlamıyor kendisini...










Antep'te mozaik müzesinde hızlıca bir tur attık... Çingeli kız en meşhur mozaikti...










ve Antakya...
En etkileyici şehirlerden biri.. Bu kadar çok dinin bir arada bulunmuş olması büyüleyici.. bir din tarihi burada yaziliyor... ne kadar kutsal bir yer.. tabi biz bakabildigimiz kadar yuceliyor buranin dunyadaki imajı...
Antakya mozaik muzesi superdi... Ama Antakya'yı 2-3 saate sıgdırmak imkansız.. en kısa zamanda tekrar gitmek istiyorum...
Adana'da noktalıyoruz gezimizi.. Adana Ulu Camii ve Hilton otelinin onundeki, Adana koprusunde... artık batıya geldigimizi hissediyoruz...


En çok icli kofte, baklava, katmer yiyemek koydu ama olsun! iyiki gitmisiz iyiki GAP'a gitmisiz.